Veritabanı
ÖZET
2000’li yıllar, Türkiye’deki endüstriyel tasarımın küresel çapta tanınmasını içeren ve tasarım odaklı sektörlerin uluslararası ilgiye mazhar olduğu bir dönem olarak tarihe geçti. Bunun sebepleri, küreselleşme ve Türkiye’nin A.B. Gümrük Birliği’ne katılımı gibi Türk firmalarını yabancı rekabetçi pazarlara girmeye zorlayan, karmaşık kültürel, ekonomik ve politik bağlamları içeriyordu. Bu genişleme süreci Türk tasarımcıları, Türk kültürel ve tarihi sermayesini estetik açıdan kendilerini diğerlerinden ayıran bir tür ulusal kimlik unsuru olarak keşfetmeye yöneltti. Türk endüstriyel tasarımındaki bu farklılık arayışı, tarihi estetik unsurların tasarıma dahil edilmesini ve tüketim kültürüne has yeni bir Türk-İslam görüntüsel simgeselliğinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu popülerleşmeye rağmen, Danimarka tasarımı gibi Avrupalı örnekler ile karşılaştırıldığında, Türk tasarımına has ulusal bir kimliğin henüz olgunluk seviyesine ulaşmamış olduğunu iddia edebiliriz. Örneğin, “Danimarka Moderni” olarak anılan tasarım bağlamının tarihsel gelişimini odağında alan araştırmalar, pazarlama edimlerinin iyi hesaplanmış anlatılarla nasıl belli bir ülke imajı ile Danimarka tasarımını birlikte markalaştırdığını gösteriyor. Bu bağlamda, belki de yakın zaman Türk tasarım denemelerinin ihtiyacı, böylesi kapsayıcı bir anlatının Türk-İslam sanat ve zanaat mirasını bir tasarım kimliği oluşturma amacıyla mitleştirmesi olabilir. Kuramsal bir çerçevede bu tebliğ, ulusal bir tasarım kimliği izinde Ahilik mirasının nasıl böylesi bir anlatının yaratılması ve işlenmesi için felsefi ve kültürel bir kaynak teşkil edebileceğini tartışıyor. Bu amaçla zengin Ahi felsefesi ve ona içkin hayat boyu sanat ve zanaat adanmışlığı, çağdaş tasarımı sarmalayan bir mit yaratmak için güçlü unsurlar olarak sunuluyor.
Anahtar Kelimeler: Ahilik Mirası, Ulusal Tasarım, Tasarım Kimliği, Tasarım Anlatısı
ABSTRACT
The 2000s marked a new era for the global recognition of the Turkish industrial design where Turkey’s design-related sectors have become subject to an increasing level of international interest. The reasons for this involved complex cultural, economic and political frameworks such as globalization and Turkey’s membership in the EU’s customs union that compelled Turkish companies in various ways to enter competitive foreign markets. This expansive process has encouraged Turkish designers to explore distinctive aesthetical articulations in design that can reflect the Turkish cultural and historical capital as a form of national design identity. The seek for national distinction in Turkish industrial design has resulted in the employment of historical aesthetical elements and their recognition as a new form of Turkish-Islamic iconicity in the consumer culture. Despite this popularization, one can argue that a national Turkish design identity has not achieved yet a mature level when compared to European examples such as Danish design. The research on the historical development of the “Danish Modern” illustrates for example, how marketing created calculated narratives that cobranded the Danish design with a certain country image. In this context, what the recent Turkish design attempts need may be such an embracing narrative that can mythologize the Turkish-Islamic arts and craft heritage in the pursuit of a design identity. In a theoretical framework, the present paper argues how the Akhi heritage can provide a philosophical and cultural source to create and craft such a narrative for the cultivation of a national identity in design. To this end, the Akhis’ rich philosophy and its intrinsic life-long dedication for arts and craft are presented as strong elements to create a myth that surrounds the contemporary design.
Keywords: The Akhi Heritage, National Design, Design Identity, Design Narrative
Yazar: Fahrettin Ersin ALACA