Veritabanı
Özet
Özellikle 17. asrın sonu ve 18. asrın başlarından itibaren estetik kaygılarla
buluşmaya başlayan Osmanlı mezar kitabeleri, taş seçiminden formuna, işleme
ve süslemelerinden metnine dek pek çok açıdan tarihe ışık tutmaktadır. En
eskisi 1665/66 yılına tarihlenen Havran mezar kitabeleri, yaklaşık dört asır
boyunca ilçede yaşanan sosyoekonomik ve kültürel hayata dair önemli veriler
sunmaktadır. Ankara’dan Langaza’ya, Arapkir’den Girit’e, Konya’dan Kızanlık’a
Anadolu ve Ege-Balkan coğrafyasının farklı yerlerinden gelip Havran’da
yerleşen irili ufaklı aileler ve bunlar arasındaki akrabalık ilişkileri mezar taşları
üzerinde açıkça takip edilebilmektedir. Nalbanttan helvacıya, marangozdan
saatçiye, ekmekçiden berbere Osmanlı arşivinde rakamlarla kayıt altına
alınan bütün esnaf grupları mezar kitabeleriyle ete kemiğe bürünmekte asırlar
boyu şehirde faaliyet gösteren üniversiteler (medreseler), bunlarda görev yapan
ilim adamları (müderrisler) ve çelebiler, beşeler, hacılar, muallimler gibi
sosyal sınıflar da mezar taşlarında kronolojik olarak tespit edilebilmektedir.
Küçük bir Anadolu kasabasının mezarlığında yaptığımız bu odaklı mütevazı
araştırma, yerel ve umumî iktisat ve esnaf tarihi çalışmaları için mezar kitabelerinin
de değerli veriler sağlayacağını göstermektedir.
GRAVESTONES IN A WESTERN ANATOLIAN
TOWNREFLECTED TRADES AND PROFESSIONS:
HAVRAN
Abstract
Ottoman grave inscriptions, which began to meet with aesthetic concerns
especially from the end of the 17th century and the beginning of the 18th
century, shed light on history in many respects, from stone selection to form,
processing and ornamentation to text. Havran grave inscriptions, the oldest of
which dates back to 1665/66, provide important data on the socio-economic
and cultural life in the district for nearly four centuries. From Ankara to Langaza,
from Arapkir to Crete, from Konya to Kızanlık, from Ankara to Langaza,
from Arapkir to Crete, from Konya to Kızanlık, large and small families
from different parts of Anatolia and the Aegean-Balkan geography settled in
Havran and the kinship relations between them can be clearly traced on the
tombstones. From blacksmiths to halvaji, carpenters to watchmakers, bread
makers to barbers, all tradesmen groups recorded in numbers in the Ottoman
archive are embodied in grave inscriptions, and the universities (madrasahs)
that have been operating in the city for centuries, the scholars (muderris) working
in them, and social classes such as çelebis, beşeler, pilgrims, and muallim
can be identified chronologically on the gravestones. This focussed and
modest research in the cemetery of a small Anatolian town shows that grave
inscriptions can also provide valuable data for local and general economic and
trades history studies.
Yazar: Prof. Dr. Ömür CEYLAN