Veritabanı
ÖZET
Âşıkpaşazâde, Tarih-i Âl-i Osmân’da “Ve hem bu Rûm’da dört taife vardır, kim müsafirler içinde anılır. Biri Gâziyân-ı Rûm, biri Âhiyân-ı Rûm, biri Abdalân-ı Rûm ve biri Bâciyân-ı Rûm…” bilgisini verirken, Osmanlı İmparatorluğu’nun dört sütun üzerinde yükseldiğini belirtmenin ötesinde bu coğrafyada Osmanlı öncesi mevcut olan devletlerin de bu yapılarla birlikte var olduğuna işaret ediyordu. Bununla beraber Türklerin Orta Asya’dan Batı’ya doğru yolculukları esnasında oluşturdukları birikim, özellikle Selçuklu ile Osmanlı uygulaması, devletin sadece fütuhatla değil fütüvvetle de kaim olduğunu gösteriyordu. Dolayısıyla her iki devletin mevcudiyetinin teminatı olan unsur; askerî güç kadar ve belki ondan daha fazla, orta sınıf esnafı derleyip toparlayan üretim gücünü ifade eden Ahiyân-ı Rum’du. Ahilerin en başat özelliği, yaşadıkları kasaba, şehir ya da bölgede ihtiyaç duyulan üretimi yaparken geliştirdikleri üretim biçimini oluşturan şeyin hayat tarzlarına yön veren inançları olmasıydı. Bir diğer ifadeyle Ahilik üretim sistemi, sınaî üretim ve irfanî eğitimi bütünleştiren bir niteliğe sahipti,kaynağı da ilahiydi. Osmanlı’nın ekonomik yapısını inşa eden, devletin tebaasının refahını sağlayan Ahilik sisteminin neşvü nema bulduğu dönemler, devletin genişleyip büyüdüğü devirler oldu. Yine bu zamanlar, Avrupa’nın Orta Çağ’ın sağladığı birikimlerle Yeni Çağ’a girmekte olduğu vakitlerdi. Yeni Çağ’ın insan merkezli medeniyet anlayışı Sanayi Devrimi ile birlikte yeni üretim tarzını ve yeni toplum yapısını oluşturuyordu. Ne var ki, “kişisel çıkar”ın maksimum seviyeye çıkartılmasıyla, üretimin ve piyasanın dengeye geleceğini ve genel toplumsal refahının tesis edileceğini savunan yeni ekonomik doktrin ve uygulaması, sağladığı gelişmeye karşın ciddi boyutlarda “ahlak sorununa” yol açtı.. Umulanın aksine, kaynağı piyasa olan “piyasa ahlakı”, işleri içinden çıkılmaz hale getirmişti. Bu sorunların çözümü için, sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ahlaktan vazgeçilemeyeceğinin gösterilmesi, ahlakın en azından iş ahlakı adıyla çalışma hayatının vazgeçilmez bir parçası olarak varlığını devam ettirmesi gerekiyordu. Tam bu aşamada ve 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, Ahiliğin sahip olduğu değerler ve üretimi şekillendiren insan ve doğa ile ahenk içinde olma özelliği, küresel dijital çağda üretim ilişkileri ağına yeni bir istikamet çizilebilir. Ama bu teşebbüs bir tehlikeyi de barındırıyor. En önemli vasfı, kendine tehdit ya da alternatif olan unsurları dönüştürerek, bünyesine katma ve onlarla eksiklerini tamamlayabilme yeteneği olan kapitalizm, üretim sürecini daha verimli ve üretken hale getirmek için ihtiyaç duyduğu çalışma ahlakını oluşturacak yerel unsurlar arasına evrensel iddiaya sahip Ahiliği de katabilir. Bu takdirde cevaplanacak şu sorular bizi bekliyor: Kapitalist üretim tarzının, piyasaya dayalı ahlakının işlememesi sebebiyle üretimi daha da verimli kılacak olan her türlü görüşten istifade etme gayreti, Ahilik modelinin çağa sunulacak özgün bir alternatif olma imkanının kaybedilmesi anlamına gelir mi? Ahilik, modern zamanlarda kapitalizmin daha iyi işlemesine yardımcı olacak mı, bir başka deyişle insana, doğaya ve hatta evrene meydan okuyuşunu sürdüren bir sistemin değirmenine su taşıyacak mı?
Anahtar Kelimeler: Ahilik, Piyasa Ahlakı, İş ve Çalışma Ahlakı, Fütüvvet
ABSTRACT
Âşıkpaşazâde states the following in Tarih-i Âl-i Osman (History of Ottomans): “And there are four groups in Anatolia that are mentioned among guests. One of them is Warriors of Anatolia; another one is Akhis (Brothers) of Anatolia; another one is Dervishes of Anatolia and the other one is Sisters of Anatolia…” Thus, he does not only state that the Ottoman Empire was built on four pillars but also points out that the states existing there before the Ottoman Empire existed together with those structures. He also states that during the journey of Turks from Central Asia to the West, especially in the Seljuk State and Ottoman Empire, the state was strong not only through conquests but also futuwwa. Therefore, the element that guaranteed the existence of both states was Akhis of Anatolia, which organized the middle-class artisans and shopkeepers and which indicated production. The most dominant feature of Akhis was that while they were producing the products needed in the town, city or region they lived in, what formed the way of production was their belief, which was their lifestyle. In other words, Akhi order production system had a quality that integrated industrial production and wise education; and its source was divine. The periods when Akhi order system, which built the economic structure of the Ottoman State and ensured the welfare of the citizens of the state, flourished were the periods when the state expanded and developed. Those periods were also the times when Europe was entering the New Age with the accumulations of the Middle Ages. The human-centered civilization understanding of the New Age formed the new production style and new social structure together with the Industrial Revolution. However, the new economic doctrine and practice, which argued that maximizing the "self-interest" would cause the production and market come into balance and establish the general social welfare, led to a serious "ethical problem" despite the progress it provided. Contrary to expectations, "market ethics", whose source was the market, made things unbearable. In order to solve those problems, it was necessary to show that ethics could not be abandoned in industrialized and developing countries, and that it should continue to exist as an indispensable part of working life, at least with the name work ethics. Just at that stage and in the first quarter of the 21st century, a new direction can be drawn by shedding light on the network of production relations in the global digital age with the values of the Akhi order and its ability to be in harmony with humans who shape production and nature. However, this attempt also carries a danger. Capitalism, whose most important feature is the ability to transform and incorporate the elements that threaten or that are alternative to it, and to make up for the deficiencies with them, can also add Akhi order, which has a universal claim to the local flavors that will create the work ethics it needs to make the production process more efficient and productive. In that case, the following questions wait to be answered: Does the effort of capitalism to benefit from any view that will make production more efficient due to the failure of the capitalist mode of production and its market-based ethics mean Ahi-order model’s losing the possibility of being an original alternative to be presented to this era? Will Akhi order help capitalism work better in modern times, in other words, will it play into the hands of a system that continues to challenge humans, nature and even the universe?
Keywords: Akhi Order, Market Ethics, Business Ethics, Work Ethics, Futuwwa
Yazar: Şefik MEMİŞ