Veritabanı
Yazar: Filiz Akçay Yıl: 2011 Yayınlandığı Dergi / Yayın:Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları: 5
Özet
“Tekrar dünyaya gelsem tarihçi olurdum” diyecek kadar tarihi seven Köymen Hoca’nın bütün hayatı çile ve mücadele içerisinde geçmiştir. Onun çilesi daha doğmadan babasının Çanakkale cephesinde şehit düşmesiyle başlamıştır. Bütün bu yaşadığı zorluklara ve sıkıntılara rağmen, sahip olduğu kıvrak zekâ ve çalışkanlığı sayesinde öğrenim hayatını hep en önde ve en parlak derecelerle tamamlamıştır.
Köymen Hoca, dönemin kaynaklarını çok iyi anlama, değerlendirme ve onlardan sonuç çıkarma bakımından Selçuklu devri Türk tarihi araştırmalarına yön vermiştir. Selçuklu tarihi üzerine gerçekleştirdiği sistemli çalışmalar neticesinde, Türk tarihinin bu önemli bölümünün karanlıkta kalmış pek çok meselesini aydınlığa kavuşturmuş; yeni yaklaşımlar ve yorumlar getirmek suretiyle başarılı çalışmalara imza atmıştır. Son derece karışık ve anlaşılmaktan uzak Selçuklu tarihini net bir şekilde tasnif etmiş, bir sisteme oturtarak anlaşılmasını sağlamıştır. Yapmış olduğu bütün bu çalışmalarla alanında otorite hâline gelmiştir.
Köymen Hoca, Fuat Köprülü’den alarak şekillendirdiği tarih anlayışıyla Ortaçağ Türk Tarihçiliği alanındaki boşluğun giderilmesi ve bu alanda çalışacak yeni tarihçi kuşakların oluşturulabilmesi için hayatı boyunca gayret göstermiştir. Çeşitli vesilelerle genç araştırmacılara tecrübelerini aktarmayı bir fırsat ve görev addederek “metot ve metodoloji” hususuna büyük önem vermiştir.
Mehmet Altay Köymen’in ilmî vasiyeti kendisinin sağlığında sürdürmeye çalıştığı “Köprülü Tarih Ekolü” nün yaşatılmasıdır. Türk tarihi ve medeniyeti araştırmalarının daha da geliştirilerek milletimizin yüceliğinin herkese gösterilmesidir. Millî vasiyeti ise çeşitli iç ve dış tehlikelerle karşı karşıya bulunan Türkiye’nin manevi müdafaasının ya- pılmasıdır. Hayatının son yıllarını da iç ve dış tehditlere karşı uyarı niteliğinde yazdığıyazılar, devlet adamları için hazırladığı raporlar ve çeşitli kurumlarda verdiği konferanslarla geçirmiştir. Türk tarihinden edindiği fikirleri, vardığı sonuçları ve tecrübeleri kâğıda döküp ilgili yerlere sunmakla, vatan savunmasının yeni bir örneğini vererek millî bir görevi ifa etmiştir. Böylelikle babası Çanakkale’de cephede canını verme pahasına vatanını korurken, kendisi de kalemiyle, sözüyle ve yetiştirdiği öğrencileriyle vatan savunması yapmıştır.