Veritabanı
Özet
Ahilik XIII. asırda Anadolu coğrafyasında iktisadî renge sahip tasavvufî bir örgütlenmedir. Temel zeminin tasavvuf olması ahileri birbirine bağlayan ana unsurların iktisat-menfaat değil tasavvuf-ahlak konulu olmasından anlaşılmaktadır. Ahilik hareketi, Osmanlı dönemiyle birlikte iktisadî alan ile sınırlanmaya başlamış ve Fatih devriyle de bu durum netleşmiştir. Ahiliğin iktisadî açıdan Ülgener’in ifadesiyle değişime dire- nen yönünün olumsuz tesirler bıraktığı söylenebilir. Bunu îsâr kavramıyla örneklemek de mümkündür. “Kendi ihtiyacı varken bile kardeşini tercih etmek” manasına gelen îsâr, yatırım için ayrılmış enstrumanların bunun için bir planlama yapmamış veya yapamamış kimlere finansman transferi manasına gelecektir. Bu durumda, bir esnafın zihninde her zaman böyle bir tedarik yönteminin var olmasının, daha önceden planlama yapma ve tedbir almasında rehavete sebep olmayacağı kesin değildir. Ayrıca bir esnafın günlük maişetini teminden sonra “dünya malına tamah etmeyerek” iş yerini kapatmaya meyilli olması zihniyet olarak durağanlığa kafi derecede işaret eder. Müslüman’ın dünyadan nasibinin bir kefen olduğu yönündeki edebiyatı da bu meyanda sayabiliriz. Gerek örgütlenme modelinin mistik yapısı gerekse zihniyet kodlarının reel iktisadî zemine dayanmaması “ideal model” olarak karşımıza çıkan ahiliğin bazı iktisadî bir problemlere kaynaklık ettiği söylenebilir. Her ne kadar iktisat ahlakı, İslam geleneğinde yoğrulmuş olsa da insan var olduğundan beri iktisadın, ahlakî telkinlere göre değil fıkhî gerçeklere göre şekillendiği açıktır. Dolayısıyla ahilik tetkik edilirken onun, fıkhın bireyselliğine hele de siyasetin kuşatıcılığına göz kırpan bir gerçekliğinin olduğu unutulmamalıdır. Bütün bunlar göz önüne alındığında ahiliğin ancak kendi şartlarında sürdürülebilir bir iktisadî standart sunduğu söylenebilir. Bu çerçevede mantık ilmine göre söylemek lazımsa ahilik, mahiyeti kaygı; hüviyeti, seçkinci; keyfiyeti, takyîdî mana olan bir tasavvurât dünyasına sahiptir. Tasdîkât bahsinde bu zihniyet paradigmasında hâkim unsur, nass (dokunulmaz önermeler) ve kullandığı sanat, hitabet iken, gösterdiği refleks savunma-değesiz bulma; dil de şeklî ve kazuistiktir. Bütün bunlar ihtisab kanunnameleri de dikkate alındığında iktisadî bakımdan zahirî zihniyet paradigmasına işaret etmektedir. Kısaca ahiliği bir zihniyet olarak tanımladığımızda ilerlemeci ve geliştirici değil ama değişimden yana kaygılı; geleneği koruyucu ve sürdürücü bir iktisadî işleve sahip olduğu rahatlıkla görülür. Keza mevcut ilkeler ve uygulamalar savunulurken mevcudun dışındakiler değersiz bulunur. Bu bildiride yukarıda kullanılan kavramlar detaylandırılarak ahiliğin zihniyet kodları tartışmaya açılacak ve onun örgütlenme modeli ile iktisadî tavrı arasındaki ilişki müzakere edilecektir.
Anahtar Sözcükler: Ahilik, Osmanlı Şehri, Osmanlı Düşüncesi, Zihniyet.
Abstract
The Akhism is a mystical organization with an economicreputation in the Anatolian geography in the 13th. century. TheAkhism’s movement area began to be confined to theeconomic field with the Ottoman period and this situationbecame clear with the Fatih Sultan Mehmed period. Akhismhad left some negative effects on economic from the point of resistence. Moreover, the tendency of a tradesman to close his job after his daily winnings by “not desiring with the world’sgoods” is point to mental stability. The mystical structure of the organizational model and the fact that mentality codesnon-relying on the real economic scale, have led to a certainsource of economic problems. It is obvious that since man has existed, economics has been shaped according to legal facts, not according to moral indulgences. When all of this is takeninto consideration, it can be said that akhism provides a sustainable economic standard in its own terms. In thisframework if we say according to the classical Islamic logic, akhism’s nature is anxiety; identity, elitist; circumstance, limitational mea- ning in the tasawwurât world. In the tasdîqâtsubject its dominant element is nass (dogmatism); art, rhetoricand its reflex is defence and floccinauci- nihilipilification. Finally the language is formal and casuisticts. When we define it as a mentality it is not progressive and developmental but anxious to change and protective the tradition. While existingprinciples and prac- tices are advocated, those outside are not worthy. In this declaration, the concepts used above will be elaborated and the codes of the mentality in akhism will be discussed and the relation between its organizational model and economic attitude will be negotiated.
Keywords: Akhism, Ottoman City, Ottoman Thought, Mentality
Yazar: Dr. Osman CENGİZ