Veritabanı
‘Fütüvvet’, lugatta cömert ve asalet sahibi olmak, yiğitlik, delikanlılık anlamlarına gelmektedir. Genç insana da aynı kelime kökünden ‘Feta’ denilmektedir.
Fetâ’nın Arapça’da çoğulu, fityân ve fitve’dir. Eski Araplar fetâ terimiyle, zihninde yaşattığı asil ve tam mânasıyla ideal inşam ifade ederdi. Fetâ’nın konukseverliği ve eli açıklığı, sonuna yani kendisinin hiçbir şeyi kalmaymcaya ve tamamen fakir düşünceye kadar sürer. Mücâdelede de fetâ, arkadaştan uğruna canını feda eder. İşte konuk severliğin ve yiğitliğin, fedakarlığın en yüksek mertebesine fütüvvet denmiştir. Eski Arapça’da bu anlamı veren fütüvvet kelimesi, tasavvufun da özel bir terimi olmuştur. Fütüvveti kendilerine şiâr edinen bir topluluğun, daha hicretin ikinci yüz yılında varlığını biliyoruz. Halife Nâsır Li-dînillah, bu topluluğu kendine bağlamış ve buna âit şalvarı giyerek seyyidu’l-fityân (Gençlerin efendisi) olmuştur.
Yazar: Murat ÖZAYDIN