Veritabanı
Ahilik teşkilatının Anadolu’da kurumsallaşmasını sağlayan ve yayılmasında öncülük yapanların genelde mutasavvıflar olduğu görülmektedir. Zira, Anadolu Selçuklu Devleti’nin sıkıntılı ve buhranlı dönemlerinde özellikle tekke ve zaviyeler, insanların en önemli sığınak yeri olmuş ve insanlar teselliyi buralarda aramışlardır. Baba İlyâs, Hacı Bektâş-ı Velî, Evhâdiddün-i Kirmanî, Fahreddin Iraki, Ahi Evrân ve Mevlânâ gibi mutasavvıf şahsiyetler, farklı usul ve faaliyetlerle halkın manevi dinamizmini canlı tutmaya çalışmışlardır. Bozulan devlet yapısını düzeltmek ve merkezî otoritenin hakimiyetini sağlamak amacıyla fütüvvet teşkilatına giren Halife Nâsır Lidînillah (1180-1225), Fütüvvet teşkilatına resmî bir hüviyet kazandırmış, Müslüman hükümdarlara elçiler göndererek, onları fütüvvet teşkilata intisaba davet etmiştir. Abbasi Halifesi Nâsır Lidînillah’ın kendisine bağlı hükümdarlara gönderdiği elçilerin ise îbn Arabi (Ö.638/1240), Evhâdüddin-i Kirmânî (ö. 635/1237), Ebu Hafs Ömer es-Sühreverdî (ö. 632/1234), Mecdüddin îshak (Ö.606/1209) ve Ahi Evrân (Ö.660/1261) gibi sûfî şahsiyetler olduğu bilinmektedir. Özellikle Ebu Hafs Ömer es-Sühreverdî, fütüvvet idealinin yayılmasında halifeye önemli yardımlarda bulunmuştur. Bu dönemde kendisi şeyhu’ş-şuyuh, yani Bağdat’ın resmî şeyhi olmuştur. Mısır ve Suriye’nin Eyyûbî hükümdarları ile Anadolu Selçuklularına elçi olarak görevlendirilmiştir. Halife fütüvvet teşkilatına resmi hüviyet kazandırırken, Sühreverdî’nin düşünce ve prensiplerini benimsemiştir.
Yazar: Kadir ÖZKÖSE